AKLAMA VE TERÖRÜN FİNANSMANI

KAYITDIŞI EKONOMİNİN YAYGIN OLDUĞU ORTAMDA KARAPARA İLE ETKİN MÜCADELE MÜMKÜN MÜ?

Hasan AYKIN

I- GİRİŞ

Kayıtdışı ekonomi kavramı çok sık karşılaşılan bir kavram olmasına rağmen genel kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Kayıtdışı (unrecorded, unregistered) ekonomi kavramı yanında, yer altı (underground), kara (black), gizli (hiden), yasadışı (illegal), alacakaranlık (twillight), enformel (informal) ekonomi gibi pek çok kavram bazen bir birinin yerine bazen birbirini tamamlayacak şekilde kullanılmaktadır. Aslında yukarıdaki her bir kavram geniş anlamdaki kayıtdışı ekonomi kavramının alt bileşenlerini oluşturmaktadır.

Çalışmada kayıtdışı ekonomi kavramı geniş anlamı ile ele alınmıştır. Bu kapsamda çalışmada kabul ettiğimiz kayıtdışı ekonomi; vergisel ve diğer mali yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla beyan dışı tutulan faaliyetler, konusu suç teşkil ettiği için gizlenmesi gereken ekonomik nitelikli faaliyetler ile niteliği gereği kayıtdışı kalan enformel faaliyetlerin tümünü içine almaktadır.

Karapara(2) çok genel olarak suç işlenmek suretiyle elde edilen gelir veya para ile ifade edilebilen her türlü malvarlığı değeri olarak tanımlanabilir. Karapara konusunda tanım biraz daha net gözükmektedir. Ancak uygulamada karapara tanımı ülke mevzuatlarının çizdiği sınırlara veya karaparaya kaynaklık edebilecek suçlarla (öncül suçlar) ilgili benimsenen yaklaşıma göre farklılık arz etmektedir. Öncül suçların tayininde liste yaklaşımı, eşik yaklaşımı, tüm suçlar yaklaşımı veya karma yaklaşımlar söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle karapara tanımının yapılmasında çoğunlukla hukuk sisteminin öncül suçlarla ilgili olarak tercih ettiği yaklaşımı bilmek gerekmektedir. Örneğin İtalya(3) kasıtlı olarak işlenmiş bütün suçları, İspanya(4) tüm suçları öncül suç olarak düzenlemiştir. Amerika Birleşik Devletleri(5) ise listeleme yöntemini benimsemiş 250 civarında suçu öncül suç olarak kabul etmiştir. Türkiye’de 4208 sayılı Kanunla öncül suçlar tek tek sayılarak liste yöntemi benimsenmiş iken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde alt sınırı bir yıl ve üzeri hapis cezası gerektiren suçları öncül suç kapsamına alarak alt eşik yöntemine geçilmiştir.

Bu çalışmada, kayıtdışı ekonomi veya karapara ile ilgili kapsamlı tanımlar yapmak amaçlanmamıştır. Çalışma açısından kayıtdışı ekonomi ve karapara dendiğinde ne ifade edilmek istendiği vurgulanmak amacıyla iki kavram üzerinde kısaca durulmuştur.

Çalışmadaki asıl amaç, geniş anlamda kayıtdışı ekonomi içinde karaparanın ne anlam ifade ettiğinin, nerede durduğunun; aklama faaliyetinin kayıtdışı ekonomi ile ilişkisinin, etkileşiminin ve bu kapsamda kayıtdışı ekonominin büyüklüğünün aklama ile mücadelenin etkinliği açısından ne tür sonuçlar ortaya çıkardığının tartışılmasıdır.

II- KAYITDIŞI EKONOMİ VE KARAPARANIN BÜYÜKLÜĞÜ

Gerek kayıtdışı ekonomi gerekse karapara her ülke için bir gerçekliktir. Bu yönde yapılan çalışmalar kayıtdışı ekonominin önemli büyüklüğe sahip olduğunu ve zaman içinde de artış trendinde olduğunu göstermektedir. Kayıtdışı ekonominin sağlıklı ve net bir şekilde tahmin edilmesi güçtür. Schneider ve Klinglmair(6) tarafından çeşitli metodların kombinasyonu kullanılarak yapılan hesaplamalara göre 1999-2000 yılları için kayıtdışı ekonominin gayri safi milli hasılaya (GSMH) oranları, gelişmekte olan ülkeler için ortalama %41, geçiş ekonomileri için %38 ve gelişmiş OECD ülkeleri için %18 olarak bulunmuştur.  Bu rakamların 1996-1997 dönemi için gelişmekte olan ülkeler için ortalama %39, geçiş ekonomileri için %23 ve gelişmiş OECD ülkeleri için %17 civarında olduğu ileri sürülmektedir(7).

Karaparanın büyüklüğü konusundaki çalışmalar daha sınırlıdır. Bu anlamda karaparanın büyüklüğü kayıtdışı ekonomiye göre daha belirsizdir. Bu belirsizliğin altında, karaparanın kayıtdışı ekonominin en kararanlık yanını oluşturması, karapara kavramının ülkeden ülkeye değişmesi ve aklanan miktarın tahmininde kullanılan tekniklerin zayıflıklar içermesi(8) bulunmaktadır. İtalya’da yapılan bir çalışmada 1990 yılında aklanan karapara miktarı GSMH’nın yüzde 2’si olarak bulunmuştur. Bu rakam Avustralya için yüzde 1, Kanada için yüzde 2-3 ve Hollanda için yüzde birden az olarak tahmin edilmiştir(9).

Tüm dünyada aklanan para miktarı konusunda, Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir tahmine göre bir yılda aklanan karapara miktarı 0,5- 1,5 trilyon dolar civarındadır. IMF bu rakamı daha sonraki yıllar için maksimum 2 trilyon dolar olarak tahmin etmiştir(10). 2000’li yıllara ilişkin olan Birleşmiş Milletler tahmininde aklanan karaparanın dünya yurt içi gayrisafi hâsılalarının toplamının yüzde ikisi ila beşi arasında olduğu varsayımı esas alınmıştır. 2006 yılında dünya yurt içi gayrisafi toplam hâsılasının 60 trilyon doların üzerinde olduğu dikkate alındığında aklanan karapara rakamının 1,2 ila 3 trilyon dolar arasında değiştiğini söylemek mümkündür. Suç geliri elde edenlerden elde ettikleri gelir ancak normal yaşam standardında yaşamlarına yetenler için aklama söz konusu olmayacaktır. Örneğin uyuşturucu ticaretine konu malların üretiminde yer alanlar ile torbacı olarak adlandırılan ve halkanın en ucunda yer alanlar çoğu kez bu ticaretten çok büyük paylar almazlar. Bu nedenle bu gelirleri günlük ihtiyaçları için harcarlar. Gizleme veya yasal görüntü kazandırmaya çalışmalarına gerek yoktur. Benzer durumlar için karaparanın tümünün aklanmasının gerekli olmadığı düşünüldüğünde, karaparanın büyüklüğü ile tahminlerin aklanan karaparanın üzerinde bir rakam olduğunu söylemek gerekecektir. Genel olarak yapılan tahminler elde edilen karaparanın yüzde 70-80’inin aklandığı yönündedir(11).

III- KAYITDIŞI EKONOMİ İÇİNDE KARAPARANIN YERİ     

Kayıtdışı ekonomi ve bu ekonomi içinde karaparanın yerini görmek açısından Feige(12) tarafından yapılan sınıflandırma oldukça faydalıdır. Feige kayıtdışı ekonomik faaliyetleri üç başlık altında sınıflandırmaktadır: 1- Beyandışı ekonomik faaliyetler,

2- Enformel ekonomik faaliyetler ve

3- Yasadışı ekonomik faaliyetler.

A- BEYANDIŞI EKONOMİK FAALİYETLER

Beyandışı ekonomik faaliyetler, bir ülkede “milli gelir” olarak tanımlanan kavram ile fiilen beyan edilen gelir arasındaki alanı kapsamaktadır. Bu alan, dar anlamda, yasal ekonomik faaliyetler alanında yürütülen, ancak vergi idaresine beyan edilmeyen gelir kalemlerinden oluşmaktadır. Beyandışı ekonomik faaliyetler alanında aykırılık sadece vergi yasaları açısından söz konusudur. Üretilen mal yasaldır, üretim ve dağıtım kanalları yasaldır. Ancak vergi veya diğer mali yük getiren mevzuattaki mali yüklerden kaçınmak için ilgili kamu otoritelerine bildirilmesi gerekli rakamlar olması gerekenden daha düşük beyan edilir. İdareye bildirilmeyen gelirler ya da gerçek değerlerinin altında beyan edilen gelirler, dar anlamdaki kayıtdışı ekonomik faaliyetleri oluşturmaktadır(13).

Bu tür kayıtdışılığın altında yatan temel saik vergi ve diğer mali yüklerden kaçınmak olarak karşımıza çıkmaktadır. Kayıtlı ekonomi üzerindeki vergi, sosyal güvenlik pirimi ve benzeri mali nitelikli yüklerin varlığı kayıtdışılığa neden olmaktadır. Ticari nitelikli işlemler kayıtdışı tutularak, vergi ve diğer mali yükümlülüklerden kaçınılmaktadır. Burada kayıtdışılık, yapılan faaliyetin tamamen vergi idaresinin, gümrük idaresinin veya Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bilgisi dışında tutulması şeklinde olabileceği gibi, vergi idaresine kayıtlı mükellef olup bir kısım kazanç getirici faaliyetlerin beyan dışında tutulması şeklinde de olabilir. Esasta en çok rastlanan şekli ikinci türde olanıdır. Böylece beyan edilen kazançlar nedeniyle yasal zeminde bulunan mükellef beyan dışı tuttuğu kazançlarını daha kolaylıkla gizleyebilmektedir.

B- ENFORMEL EKONOMİK FAALİYETLER

Kayıtdışı ekonomik faaliyetlerin ikinci alt başlığını oluşturan enformel faaliyetler, formel olarak kayda geçmeyen ve formel ekonomik üretim ve değişim süreçlerine dahil olmayan faaliyetlerdir. Bu alanda, piyasa ortamı kullanılmaz ve para mübadelesi hakim değildir.

C- YASALARA AYKIRI OLARAK YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER İLE KONUSU SUÇ TEŞKİL EDEN FAALİYETLER

Kayıtdışı ekonominin son grubunu oluşturan, milli gelir hesaplarına yansımayan ve yasak faaliyetleri kapsayan bölümü ise yeraltı (underground) ekonomisi veya yasadışı (illegal) ekonomi olarak adlandırılmaktadır.

Bu tür faaliyetlerin kayıtdışı tutulmasındaki temel neden, faaliyetin yasalara aykırılık unsuru içermesi veya konusunun suç teşkil etmesidir. Kamunun mali nitelikli yükler dışındaki müdahale, düzenleme ve yasaklamaları veya gelir getiren faaliyetin konusunun suç teşkil etmesi kayıtdışılığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Burada yürütülen faaliyetin yasadışı olması hususunu kendi içinde ikiye ayırmak gerekmektedir. Birinci grupta bazı yasal faaliyetlerin yürütülmesi için getirilen kısıtlama ve gereklere uymamak şeklinde ortaya çıkan yasadışı faaliyetler yer almaktadır. Bu durumu yasalara aykırı olarak yürüten faaliyetler olarak isimlendireceğiz. İkinci grupta ise yapılması yasalarla yasaklanmış ve hapis cezası ile cezalandırılması gerekli konusu suç teşkil eden faaliyetler yer almaktadır.

1- Yasalara Aykırı Olarak Yürütülen Faaliyetler

Yapılan ekonomik faaliyetin uyulması gereken bir veya birden fazla kuralı ihlal etmesi nedeniyle kişiler kayıtdışılığı tercih edebilmektedir. Örneğin faaliyetin kamu otoriteleri tarafından verilecek lisansı zorunlu kılması, patent yasasına uymayı gerektirmesi, iş yaşamını düzenleyen mevzuata aykırılık teşkil etmesi, tarım ve gıda güvenliği ile ilgili mevzuata uygunluğunun aranması, ihracat ve ithalat kontrollerine tabi olması, bankacılık ve para hareketleri üzerinde hükümet kontrolünden kaçınılmak istenmesi, enerji üretim ve dağıtımına ilişkin kısıtlamalara uyulmak istenmemesi ve sayısız diğer kısıtlayıcı düzenlemeler, bu düzenlemelerin gerektirdiği şartları taşımayanları kayıtdışı olarak çalışmaya itmektedir.

Aynı şekilde sosyal güvenlik mevzuatına aykırı şekilde işçi çalıştırmak suretiyle, sosyal güvenlik yükümlülüklerinden kaçınmak istenmesi de önemli bir kayıtdışılık nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışma yaşamında esneklik ile  vergi dışı piyasa ekonomisi arasında da çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. İş hukuku ve ilgili diğer mevzuatta işverenlerin çalıştırdıkları personeli işten çıkarma imkanlarının olmaması ya da işten çıkarmanın işverene yüksek tazminat ödeme gibi bazı ağır yükler getirmesi halinde işverenlerin sigortasız ve vergisiz “kaçak işçi” çalıştırma şeklinde işgücü istihdamına yönelecekleri söylenebilir. İşsizlik oranının yüksek olduğu ekonomilerde işgücü piyasasından kaçak işçi bulmak her zaman kolaydır ve bu sonuçta vergi dışı piyasa ekonomisinin genişlemesine neden olur(14).

Kazanç getirici faaliyetlerin kamu otoritelerinin bilgisi dışında tutularak faydalanılmakta olan sosyal fonlardan faydalanmaya devam edilmek istenmesi de kayıtdışı olarak yapılan faaliyetlere kaynaklık teşkil etmektedir. Böylece kişi bir taraftan kayıtdışı çalışmak suretiyle kamunun gelirleri üzerinde olumsuz etkide bulunurken, diğer yandan kamunun sosyal fonlarını kullanmaya devam ederek de ayrıca kamudan haksız yere menfaat temin edebilmektedir.

Yapılan işin yasal zeminde olmasına karşın işi yapan kişinin o ülkede çalışma izninin bulunmaması nedeniyle kayıtdışı alana kayması söz konusudur. Ülkemizde özellikle Ukrayna, Romanya gibi ülkelerinden gelen kaçak işçilerin durumu buna güzel bir örnektir.

2- Konusu Suç Teşkil Eden Faaliyetler

Uyuşturucu kaçakçılığı, yasal olmayan silah ticareti, insan ticareti, göçmen kaçakçılığı ve daha pek çok gelir elde etme motifi ile işlenen ve gerek üretimi gerekse dağıtımının kendisi suç teşkil eden faaliyetler doğası gereği kayıt dışı olarak gerçekleştirilir. Burada asıl amaç, vergi ve diğer mali yüklerden kaçınmak değil; suçun ortaya çıkmaması gayreti, suçtan elde edilen gelirlerin müsaderesinin engellenmesi temel saiktir.

Konusu suç teşkil eden gelir getirici faaliyetleri kendi içinde, elde edilen gelirin mevzuat uyarınca karapara olarak kabul edildiği faaliyetler ve karapara olarak kabul edilmeyen faaliyetler olarak ikiye ayırabiliriz.

Genel olarak suçtan kaynaklanan gelirler suç geliri veya karapara olarak isimlendirilir. Ancak daha önce de bahsedildiği üzere ülke mevzuatının çizdiği sınır hukuki ve teknik anlamda karaparanın tanımının da sınırını oluşturmaktadır. Türkiye örneğinde bir suçtan elde edilen gelirin karapara olarak isimlendirilebilmesi için, öncül suç olarak adlandırılan gelire kaynaklık eden suçun cezasının alt sınırının altı ay ve üzeri hapis cezası olması gerekmektedir. Bu durumda, alt sınırı altı aydan daha az hapis cezası gerektiren bir fiille elde edilen malvarlığı değeri hukuki anlamda bir karapara söz konusu olmayacaktır.

Yukarıda yaptığımız açıklamaları görsel bir şekilde aşağıdaki gibi ifade edebiliriz.

kayitdisi-aklama-vergidosyasi

 

Bir faaliyetin kayıtdışı olması her zaman suç geliri olduğu anlamına gelmez(15). Yukarıda açıklanan enformel faaliyetler tamamen yasal ve aynı zamanda vergi dışı kalan ve bu nedenle resmi istatistiklere de dahil edilemeyen bir faaliyet olarak karşımıza çıkar. Burada hem faaliyet yasaldır hem de vergi kaçağı da söz konusu değildir. Çünkü bu tür faaliyetler verginin konusuna girmemektedir. Bazı faaliyetler ise yasal olmasına rağmen kayıtdışı tutulmak suretiyle vergi kayıp ve kaçağına neden olur. Uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı gibi faaliyetler hem yasadışıdır hem de kayıtdışı tutulduklarından vergileri de ödenmez. Bazı faaliyetlerin yasadışı niteliği kayıtdışı olmasını gerektirmemektedir. Örneğin, belli bir yaşın altındaki kişilere içki veya sigara satılması yasadışıdır, ancak satış belgelenerek yapıldığında kayıtdışı değildir. Bu nedenle kayıtdışı ekonomi ve bazı alt ayramlarının anlatım kolaylığı nedeni ile grafiksel ifade edildiğini ve gerçek hayatta her zaman bu kadar kesin çizgilerle belirlemeler yapmanın mümkün olmadığını, bazı sapmaların ve aykırı durumların bulunabileceğini belirtmek gerekir.

IV- KAYITDIŞI EKONOMİ VE AKLAMA İLİŞKİSİ

Karapara elde ediliş sırasında niteliği gereği kayıtdışı olmak zorundadır. Aksi durum suçlunun tespiti, yargılanması ve cezalandırılmasını ayrıca suça konu mal varlığı değerinin müsaderesi sonucunu ortaya çıkarır.

Elde edilen karapara çoğu kez nakit formundadır. Hatta yolsuzluk kategorisi altında en çok öne çıkan rüşvet suçunda da çoğunlukla nakit ödemelerin yapıldığı bilinmektedir. Özellikle uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı gibi suçlar dikkate alındığında karapara miktarının çok büyük boyutlara ulaştığı rahat bir şekilde söylenebilir. Dünya Uyuşturucu Raporuna göre 2005 yılında uyuşturucu ticaretinin boyutu 322 milyar dolar olarak tahmin edilmiştir(16). Kolombiya’nın en bilinen organize suç örgütü Cali Kartel’inin değerinin 206 milyar dolar, Çin Triadlarının yıllık hâsılasının 200 milyar dolar, Japon Yakuzalarının yıllık hâsılasının ise 90 milyar dolar civarında olduğu(17) göz önünde bulundurulduğunda bu durum daha net anlaşılabilir.

Elde ediliş aşamasında kayıtdışı olan karaparanın öncül suçtan uzaklaştırılarak müsadere korkusu olmadan rahat bir şekilde kullanılabilmesi, ekonomik sisteme sokulması, yasal bir kaynaktan elde edilmiş bir gelir görüntüsü kazanmak için kayıt altına girmesi, daha teknik bir ifade ile aklanması gerekmektedir.

Karapara aklama, geniş anlamda, suçlunun suçlarını gizleyebilmek ve suç gelirlerine yasal görüntü kazandırmak amacıyla, suçtan elde ettiği malvarlığı değerlerinin niteliğini, kaynağını, yerini, durumunu, hareketini ve kime ait olduğunu saklama ya da örtme fiillerini içermektedir. Aklama, yasadışı yollardan elde edilen kazançların kaynağının gizlenmesi ve niteliğinin değiştirilmesi suretiyle yasal görüntü kazandırılarak ekonomik sisteme sokulması olarak tanımlanmaktadır(18).   Buna göre karapara özelliği gereği kayıtdışı olmak zorundadır. Ancak aklama aşamasında kayıtdışı olan değerlerin bu kez kayıt altına alınması yönünde tam tersi bir çaba söz konusu olmaktadır. Bir önceki bölümde verilen şemada bu duruma yer verilmiştir.

Kayıtdışı ekonominin büyüklüğü karaparanın tespitini ve aklama ile mücadeleyi doğrudan etkilemektedir. Yasal ekonomik faaliyetlerin kayıt altında olduğu, ticari işlemlerin finansal sistem üzerinden yürütüldüğü, nakit para kullanımının çok düşük düzeye indiği ekonomilerde, karaparanın tespiti çok daha kolaydır. Çünkü büyük miktarda nakit para harcanmak istendiğinde bunun karaparadan elde edildiği şüphesi nedeniyle ilgili birimler, şüpheli işlem bildirimi ve benzeri bildirim mekanizmalarının da etkisi ile hemen harekete geçer. Karapara, elde edildiği şekliyle nakit formunda kaldığı sürece kullanılması riskli bir unsur olarak ortada adeta öncül suçun delili olarak durur. Bu nedenle karapara elde edenler bu paraları kullanabilmek için ekonomiye, özellikle de finansal sisteme sokma, yasal görüntü kazandırma,  başka bir değişle aklama ihtiyacı hissederler. Bunun için karapara elde edenleri elde ettikleri menfaatlerden mahrum bırakmak ve işledikleri öncül suçların cazibesini azaltmak amacıyla aklama ile etkin mücadele gündeme gelir.

Oysa ekonomide kayıt dışılığın ve buna bağlı olarak nakit kullanımının yaygın olduğu, bu nedenle de pek çok işlemin büyük miktarlı nakit para ile yapılmasının yadırganmadığı ve dikkat çekmediği bir ortamda karapara kendisine gri para(19) içinde geniş bir manevra alanı bulur. Karapara elde edenler bu paraları rahat bir şekilde harcarlar. Nakit olarak lüks mallar alabilirler. Daha önce vergi, tapu, ticaret sicili gibi yasal kayıtlara yansımış önemli bir geliri olmayanlar, rahat bir şekilde yüzbinlerce YTL, bazen milyonlarca YTL’yi nakit olarak verip lüks veya değerli taşınmazlar alırlar, şirket kurarlar ve bu şirketler çok kısa süre içinde inanılmaz büyüklüklere ulaşır. Tüm bunlar kanun uygulama birimlerinin dikkatini çekmeden rahatlıkla yapılır. Yasal zeminde çalışan ancak vergi ve diğer mali yükler nedeniyle faaliyetlerinin bir kısmını kayıtdışı ekonomi sınırları içinde tutanların çokluğu karaparacıları ayırt etmeyi zorlaştırır. Bu nedenle karaparacılar elde ettikleri suç gelirlerini aklamak için çok sofistike yöntemler uygulamaya ve aklamanın bilenen yerleştirme, ayrıştırma ve bütünleştirme gibi aşamalarının tümünü kullanmaya ihtiyaç dahi duymazlar. Aklama fiili kolaylaşırken, aklayıcıların tespiti zorlaşır. Aklama ile mücadele edenler bulanık suda balık avlamaya çalışırken, sisli havayı seven aklayıcılar için uygun bir atmosfer söz konusu olur.

Karapara elde edenlerin tespitin zorlaşması, bunları cesaretlendirerek faaliyetlerini sürekli olarak arttırmaları ve büyümeleri sonucunu doğurur. Çünkü yakalanma riskinin azalması suç işleme ihtimalini artırır. YARAŞLI’ya(20) göre; “ekonomik ve mali suç işlemenin bir aritmetiği bulunmaktadır. Bu aritmetik, rasyonel bir suçlunun suç işlemek suretiyle elde etmeyi beklediği gelir ile yakalanması halinde karşı karşıya geleceği cezayı karşılaştırır ve suç işleme kararını buna göre verir. Eğer beklenen gelir beklenen cezadan fazlaysa suç işler. Beklenen cezayı etkileyen ise iki unsur vardır. Bunlar, müeyyidenin ağırlığı ve yakalanma riskidir. Weisburd ve diğerleri bu karar verme sürecini suç işlenmesine kara vermede rasyonel seçim modeli olarak isimlendirmektedir”(21). Suçu işlenmesine karar vermede sıradan davranış teorisinde üç unsurun varlığı ileri sürülmektedir:

1) Suç işleme konusunda motivasyon,

2) uygun bir araç ve

3) yeterli denetim ve korumanın bulunmaması(22). Bu teoride de suçlunun yakalanma riskini artıran yeterli denetim ve koruma öne çıkmaktadır. Bu açıdan yakalanma riski bazen ceza miktarından daha önemli hale gelmektedir. Nitekim yapılan çalışmalar, suçluların yakalanma riskini artıran tedbir ve kontrollere karşı, suç için öngörülen cezanın artırılmasından daha duyarlı olduklarını ortaya koymaktadır(23). Kayıtdışı ekonominin büyüklüğü ve yaygınlığı karaparacıların yakalanma riskini azaltarak, karapara elde etmeye yönelik faaliyetler ile aklama faaliyetlerinin işlenme oranını artırmaktadır. Bu açıdan kayıtdışı ekonomi ile mücadele için yeterli seviyede olmayan denetim mekanizması doğrudan aklama ile mücadeleyi de etkilemektedir.

V- SONUÇ

Karapara geniş anlamdaki kayıtdışı ekonominin bir parçasıdır. Ancak karapara, kayıtdışı ekonominin en karanlık yüzüdür ve ortaya çıkardığı sonuçlar ve doğurduğu zararlar ekonomik ve mali olmaktan çok ötedir. Bu nedenle kayıtdışılığın bu karanlık alanı mücadele ayrı bir önem arz etmektedir. Buna karşın, kayıtdışı ekonominin diğer alanlarının büyüklüğü, karaparacıların tespitini zorlaştırdığı için karapara ve aklama ile mücadeleyi olumsuz yönde etkilemektedir. Karaparacılar kendilerine kayıtdışı ekonomi içinde geniş bir manevra alanı bulmakta ve tespit edilme riskleri azalmaktadır. Aklama ile mücadele edenler ise adeta bulanık suda balık avlamaya çalışmaktadırlar. Karapara-cılar ise yakalanma riski düşük puslu havada rahatça hareket etmektedirler. Bu durum, karapara elde edenlerin suç işleme motivasyonunu artırmaktadır. Bu nedenle karapara ile etkin mücadele için öncelikle kayıtdışı ekonomi ile mücadeleye ağırlık verilmesi gerekliliği öncelikli bir konu olarak karşımızda durmaktadır.

 

(1)         Bu çalışmadaki görüşler yazarın şahsi görüşleri olup, çalıştığı kurumu bağlamaz. Çalıştığı kurum veya yaptığı görevle ilişki kurulmak suretiyle herhangi bir şekilde kullanılamaz.

(2)         “Karapara” teriminin İngilizce karşılığı olarak  “dirty money” kullanılmaktadır. (Bakınız: 2005/60 EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi). Ancak uluslararası anlaşmalarda ve belgelerde daha sıklıkla “suç geliri”, “proceeds of crime” kavramı kullanılmaktadır. (Bakınız. Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (Viyana Konvansiyonu) madde 1 ve Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (Palermo Konvansiyonu) madde 2. Bazen suçtan elde edilen malvarlığı değeri veya gelir (proceeds derived from crime) kullanılmaktadır (Bakınız Türk Ceza Kanunu madde 282). Hangi suçlardan elde edilen gelirlerin suç geliri veya karapara olarak adlandırıldığı konusunda bakınız: Hasan AYKIN, “Aklama Suçu Öncül Suç İlişkisi”, Yaklaşım, Nisan 2007.

(3)        İtalyan Ceza Yasası, Madde 648. Bkz. FATF, Mutual Evaluation Report on Anti-Money Laundering and Combating the Financing of Terrorism Italy, 28 February, 2006, s. 28

(4)         İspanya Ceza Yasası , Madde 301, Bkz. FATF, Mutual Evaluation Report on Anti-Money Laundering and Combating the Financing of Terrorism Spain, 23 June, 2006, s.29

(5)         FATF, Mutual Evaluation Report on Anti-Money Laundering and Combating the Financing of Terrorism USA, 23 June, 2006, s. 32

(6)         F. Schneider ve R. Klingmair, Shadow Economies Around the World: What do we know?, Johannes Kepler University of Linz, Department of Economics, Working Paper 0403, April 2004, s.1

(7)         F. Busato, B. Chiarini ve diğerleri, “Capital Subsidies and the Underground Economy”,  Working Paper, University of Aarhus, Denmark, 2005. s.3

(8)         Peter REUTER ve Edwin M TRUMAN, Chasing Dirty Money: The Fight Against Money Laundering, Institute for International Economics, 2004, s. 4

(9)         IMF, Financial System Abuse, Financial Crime and Money Laundering, Background Paper,  2001, s. 24

(10)       Peter LILLEY, Dirty Dealing, Kogan Page Publishing, London, 2006, s. xiii.

(11)       Ercan UYGUR, “Karapara Aklama Faaliyetlerinin Ekonomik Boyutu”, Karapara Aklama Faaliyetleri ve Önlemler, TCMB, Ankara 1999, s. 11

(12)       Edgar L FEIGE, “The Meaning and Measurement of the Underground Economy”, The Underground Economies: Tax Evasion and Information Distortion, Edgar L. Feige (ed.), Cambridge University Press, Cambridge, 1989, s.3

(13)       İ. ÖNDER, “Kayıtdışı Ekonomi ve Vergileme”, İ. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No: 23-24, Ekim 2000-Mart 2001

(14)       Coşkun Can AKTAN, Vergi Dışı Piyasa Ekonomisi, TOSYÖV Yayınları, Ankara 2000

(15)       B. S. Frey REY ve F. SCHNEIDER, F., “Informal and Underground Economy” International Encyclopedia of Social and Behavioral Science, Elsevier Science Publishin Company, Amsterdam, 2000, s. 2

(16)       UN Office on Drug and Crime, World Drug Report 2007, s. 170

(17)       Peter LILLEY, Dirty Dealing, Koagan Page, London, Third Edition, 2006, ss. 18-27

(18)       MASAK, Şüpheli İşlem Bildirim Rehberi, Mali Suçları Araştırma Kurulu Yayın No:9, Ankara 2006, s. 1

(19)       Gri para kayda tabi tutulmamış ancak çoğunlukla yasal faaliyetlerden elde edilen kazançlara verilen genel bir addır. Bkz. TBB, Karaparanın Aklanması Suçu ile Mücadele ve Bankaların Yükümlülükleri, TBB Yayın No:235, Aralık 2003, s. 7

(20)       Genç Osman YARAŞLI, “Mali Suçlar ve Takibi”, Ekonomik Suç ve Ceza Sempozyumu 30 Nisan-1Mayıs, TOBB, Ankara, 2005, s. 272

(21)       Weisburd ve Diğerleri, Crimes of the Middle Classes: White Collar Offenders in the Federal Courts, New Haven: Yale University Press, 2001

(22)       The Swedish National Council for Crime Prevention, Methods to prevent economic crime, Research on Economic Crime Report 2005:5, Stockholm, 2005, s. 54

(23)       The Swedish National Council for Crime Prevention, age, s. 64

 

 

 


Not: Yaklaşım Dergisi/ Mart 2008 / Sayı: 183’ te yayımlanmıştır.

 

Yazımıza ilişkin görüş, eleştiri ve katkılarınızı lütfen bize bildiriniz.