ÖZELGELER

Mahkeme Kararı İle İşletmenin Borcunun Bulunmadığının Hükmedilmesinin Vergisel Boyutu

T.C.

ERZİNCAN VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı: 61316220-Kurumlar Vergisi-1                              02.01.2017

Konu : Şirketteki alacağın mahkeme yoluyla reddedilmesi halinde özel fonda tutulan tutar hk.

İlgide kayıtlı özelge talebinizde; şirketinizin hakim ortağının İl Özel İdaresi olduğundan bahisle devir alınan şirketin bilançosunda eski yönetim kurulu başkanına olan borç tutarının olduğu, yönetim değişikliğinden sonra eski başkanın alacak talebine ilişkin olarak dava açtığı ve davanın şirket lehine sonuçlanarak eski başkanın talebinin haksız olduğuna hükmedildiği belirtilerek bilançoda kısa vadeli borçlar bölümündeki tutarın ilgili hesaptan çıkartılarak sermaye hesaplarında özel fonlara alındığı ve bu nedenle daha önce kısa vadeli borçlarda değerlendirilen tutar için Kurumlar Vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı konusunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki özsermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu; bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 324 üncü maddesinde konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınacağı, bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunacağı hüküm altına alınmıştır.

Madde gerekçesinde ise alacaklıların, iflas halinde veya mali müzayaka durumunda bulunan ve borçlarını ödemeyecek hale gelen mükelleflerden olan alacaklarından konkordato veya sulh yoluyla kısmen veya tamamen vazgeçmeleri halinde, vazgeçilen alacağın borçlu kurum tarafından üç yıl içinde zararla itfa edilmesi kaydıyla kâr sayılmayacağı belirtilmiştir.

Buna göre, borcun, ticari işlemlerden kaynaklanan bir borç niteliği taşıması ve borçlunun iflas veya mali zorluk nedeniyle borçlarını ödemeyecek duruma gelmiş olması halinde alacaklı tarafça vazgeçilen alacağın borçlu tarafından özel bir fon hesabına alınarak karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.

Bu itibarla, alacak talebine ilişkin olarak şirketinize açılan davada eski başkanın talebinin haksız olduğuna hüküm verilmesi ile şirketinizin anılan kişiye borcu olmadığı kesinleşmiş olduğundan konunun vazgeçilen alacaklar kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, davaya konu tutarın özel bir fon hesabına alınmadan mahkeme kararının verildiği yılda doğrudan kâr hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.