VERGİ AKADEMİ

Adam Smith’in Vergileme İlkeleri

Adam Smith’in Vergilendirme İlkeleri: 

Adam Smith’in vergileme ilkeleri maliye literatürü açısından önem taşımaktadır. Adam Smith’in 1776 yılında yayımlanan The Wealth of Nations (Milletlerin Zenginliği) kitabında yer alan vergileme ilkeleri aşağıdaki gibidir:

  • Adalet (ya da eşitlik)  İlkesi : Herkes kendi gelirine orantılı olarak kamu harcamalarına katılmalı,
  • Kesinlik İlkesi : Ödeme şekli ve zamanı önceden belli olmalı,
  • Uygunluk (kolaylık) ilkesi: Mükellefe en az rahatsızlık verecek şekilde olmalı,
  • İktisadilik (düşük maliyet ) ilkesi: Vergi toplama maliyeti düşük olmalıdır.

Vergilemede Adalet İlkesi

A. Smith kişilerin kamu hizmetlerinden sağladıkları menfaatle orantılı olarak harcamalara katılmaları gerektiğini ileri sürmektedir. Smith’e göre, adalet ilkesi ile gerçekte verginin yükünün dengeli dağılımı anlamında adalet değil; ekonomik anlamda bir eşitliğin gerçekleştirilmesi esastır.

Adam Smith vergilendirmede adalet ilkesi ile ilgili görüşünü daha belirgin bir hale getirmek için adalet ilkesini “ödeme gücü” (Mali Güç)  ile izah etmeye çalışmaktadır. Smith’e göre, iyi ve âdil bir vergi de kişilerden ekonomik kriterlere göre alınan bir vergidir.

Adam Smith’in vergilemede adalet ilkesi, döneminin iktisadi düşünce anlayışına uygundur. Devlet müdahaleci değildir. Savunma, dış politika, güvenlik ve benzeri temel kamu hizmetlerini sunan, piyasaya müdahale etmeyen bir devlettir. Bu kapsamda sunulan faaliyetler sonucu oluşan kamu giderleri ve kamu gelirleri şeklindeki mali olaylar da, ekonomi ile ilgili olmayan veya olmaması gereken bir takım olaylardır. Bunun için bu tür mali olaylarda “tarafsızlık ilkesi” temel bir ilke olarak öne sürülmüştür. Vergi bakımından bu ilke “vergide tarafsızlık”  olarak ifade edilebilir. Esasında vergide tarafsızlık ilkesine bağlanmış adalet ilkesi de, sadece kaba ve somut bir ödeme gücü veya mali güç ilkesi ile izah edilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle, sosyal devlet ve adalet anlayışındaki dönüşüm dikkate alındığında Adam Smith’in vergide adalet ilkesinin günümüz açısından geçerliliği tartışılmalıdır.

Vergilemede Kesinlik İlkesi

Bu ilkeye göre her mükellefin ödeyeceği vergi kesin olmalı; mükellefler keyfi uygulamaya maruz kalmamalıdır. Bu kapsamda, verginin ödeme zamanı, şekli, ödenecek miktarı gibi vergilendirme ile ilgili şekli ve madde ödevler, mükellef için olduğu kadar diğer kişiler için de açık ve belli olmalıdır.

Kesinlik ilkesi, belirlilik ilkesi  birlikte değerlendirilmelidir. Kesenlik ilkesi uyarınca, vergi ile ilgili mevzuatın açık, sade, kolay anlaşılır bir dille yazılması ve farklı yorumlara neden olmaması, devlet için keyfi uygulamalara imkan ve fırsat vermesi gerekir.

Vergilemede Uygunluk İlkesi

Vergilemede uygunluk ilkesi, devletin vergilemeden en yüksek hasılat veya randımanı sağlaması amacıyla hareket etmesine ilişkin ilkedir. Vergi otoritesi en uygun şartlarda ve en uygun zamanlarda vergi almalıdır.

Vergilemede iktisadilik ve Tasarruf İlkesi

Vergilemede iktisadilik veya tasarruf ilkesi, vergi toplama maliyetlerinin mümkün olan en düşük düzeyde tutulmasını ifade etmektedir. Buna göre, mükellefin cebinden çıkan para ile hazineye intikal eden para mümkün olduğu kadar birbirine yakın olmalıdır. Mükelleflerden alınan vergiler en az kayıpla hazineye girebilmelidir.

Vergilemede iktisadilik ilkesinin bir gereği olarak, vergi tarh ve tahsil masraflarının mümkün olduğu kadar az olması gerekmektedir.

Vergilemede iktisadilik ilkesinin gerçekleştirilmesi kapsamında idare-mükellef ilişkilerinin iyileştirilmesi ve uyumu, idarenin ve mükelleflerin giderlerini azaltacak pratik, kolay, anlaşılır ve sade belge ve düzenlemelere yer verilmesi, iyi bir vergi sisteminin kurulması, teknolojik imkan ve fırsatlardan en üst düzeyde yararlanılması ve vergi yükünün âdil dağlımı gibi tedbirlerin hayata geçirilmesi önemlidir.

vergidosyasi.com

16.11.2017

© Yazar adı ve vergidosyasi.com adresindeki aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir. AYNEN YAYIMLANAMAZ.