yolsuzluk

Yolsuzluğun Tarihçesi

Konuya ilişkin aşağıdaki bölüm, Turgay BERKSOY ve Nuh Ekrem YILDIRIM’ın YOLSUZLUK KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ: PROBLEMLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ, Journal of Awareness (JoA) Volume/Cilt:2 Issue/Sayı:1 Year/Yıl:2017 adlı çalışmasından alınmıştır:

 

2. YOLSUZLUĞUN TARİHÇESİ VE BOYUTLARI

Eski bir problem olan yolsuzluk, Hindistan’da M.Ö. 4. Yüzyılda kamu yönetimi üzerine yazılmış olan Kau-tiliya’nın Arthasastra isimli eserine kadar uzanmaktadır. Nasıl ki dilin ucundaki balın veya zehrin tadını almamak imkansızdır, bir kamu görevlisinin de yemek yememesi –en azından kralın gelirlerinden bir kısmını- imkansızdır. Suda hareket eden balıkların suyu yutup yutmadığını bilemeyeceğimiz gibi, devlet görevinde çalışan kamu görevlilerinin kendileri için para ayırıp ayırmadığını bilemeyiz. Eserin devamında Kau-tiliya, malı zimmete geçirmenin 40 yolu olduğunu belirtmekte ve bu yolları sıralamaya devam etmektedir (Bardhan, 1997: 1320).

Dünya Bankası’nın ve IMF’nin 1996 yılında gerçekleştirdiği yıllık toplantısında, o dönemde Dünya Bankası Başkanı olan James Wolfensohn uluslararası finans kuruluşları ve kalkınma birliklerinin uzun süre ele almaktan kaçındığı, yeni bir konuyu masaya getirmiştir: yolsuzluk meselesi. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümeyi sağlamak ve yoksulluğu azaltmak için yolsuzluk kanserinden bahsetmeye ihtiyaç olduğunu ifade etmiştir. Bu konuşma ile yolsuzluk gibi siyasi bir hastalığın çözümü, ulusal ve uluslararası kalkınmanın en tepesine yükselmiş ve yolsuzlukla mücadele gündemi şekillenmeye başlamıştır. O zamandan beri Dünya Bankası’nın, yaklaşık 100 ülkede soruşturma ve incelemelere yılda 10 milyon dolar harcama yapmış olduğu, 600’den fazla spesifik yolsuzlukla mücadele programının, 50’den fazla personelin çalıştığı inceleme departmanının oluşturulduğu rapor edilmiştir (Wanless, 2013: 39). Yolsuzluk uzun yıllardır akademi ve siyaset dünyasında sınırlı bir ilgi alanına sahip olmuştur. Çoğu analiste göre; yolsuzluk kavramı son yıllarda daha büyük ilgi çekmektedir ve bu duruma Soğuk Savaş sonrası gelişmeler neden olmuştur. Soğuk Savaş dönemi boyunca geçerli olan argüman, üçüncü dünya ülke rejimlerinin komünizmle mücadele ettiği sürece, ABD ve müttefiklerinin bu ülkelerdeki yolsuzluklara (sık görülen yüksek yolsuzluklara) karşı tolerans göstermesi şeklinde olmuştur. Gerçekten de Soğuk Savaş öncesinde müttefik politikacılar yolsuzluk problemini çok önemsememişlerdir. Soğuk Savaş sonrası ticaretin gelişmesi ve neo liberal politikalarla, daha önce emsali görülmemiş yolsuzluklar görülmeye başlamıştır (Seligson, 2002: 408-409).

Dünyanın önde gelen ekonomik kuruluşları da yolsuzluğun ekonomik, ahlaki ve sosyal tradejisini kabul etmeye başlamışlardır. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Amerikan Devletleri Örgütü (OSA), Avrupa Birliği (EU), Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi kuruluşlar da, yolsuzluk sorununu kabul etmeye başlamıştır. Yolsuzluğu önlemek ve kontrol etmek için mevzuat hazırlamaya başlamışlar, denetim ve cezalar uygulamaya koymuşlardır. Yolsuzlukla ilgili konulara giderek artan akademik bir ilgi vardır. Yolsuzluğa Karşı Hong Kong Bağımsız Komisyonu’nun 25.Yıl Dönümü (1974-1999), Yolsuzluğa Karşı Uluslararası Konferansla (19-28 Mart 1999) kutlanmıştır. IX. Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Konferansı (IACC), 10-15 Ekim 1999 tarihinde Güney Afrika’nın Durban kentinde toplanmıştır. IACC, toplumda dürüstlüğün ve şeffaflığın teşvik edilmesi, yolsuzluğun ortadan kaldırılması için önde gelen forumlardan biridir. Georgetown Danışmanlığı, Temmuz 2000’de San Paulo’da düzenlenen Uluslararası İş Toplumu, Ekonomik ve Etik toplantısının ‘yolsuzluk’ konulu toplantısına sponsor olmuştur. Yabancı Yolsuzluklar Uygulama Yasasının uygulanmasından sonra dergilerde yayımlanan makaleler yaygınlaşmıştır. ABD eski Ticaret Temsilcisi Michael Kantor; güçlü insanlar ve bu insanların parasıyla etkileyebileceği kişiler olduğu sürece, yolsuzluğun var olduğunu gözlemlemiş, yolsuzluğu yaygın bir şekilde rüşvet olarak nitelendirmiştir. 21. Yüzyılda nüfuz sahibi olan üç kuruluş; Caux Round Table, Şeffaflık Örgütü (IT) ve Uluslararası Ticaret Odası (ICC) bu alanda uzun yıllardır çalışmaktadır (Ryan, 2000: 332-335).

Önceden Dünya Bankası gibi önemli kuruluşlar yolsuzluğu ele alma konusunda isteksiz olmuş, bu kuruluşlarca yolsuzluk sıklıkla ülkenin kendi içsel ve politik problemi olarak görülmüştür. Ancak artan eleştirilerle karşı karşıya kalınmasıyla bu kuruluşlar, yolsuzluğu çalışmalarını etkileyen kaçınılmaz bir ikilem olarak tanımaya başlamışlardır.
Örneğin Dünya Bankası, artık yolsuzluğu azaltmayı amaçlayan ayrıntılı ve geniş politikalar geliştirmiştir. Dünya Bankası politikalarının 4 boyutu vardır:

  • Dünya Bankası projelerinde dolandırıcılığı ve yolsuzluğu önlemek
  • Kuruluştaki yolsuzluk ile ilgili bir meseleyi yoluna koymak
  • Yolsuzluğun azaltılması için uluslararası çaba sarf etmek
  • Yolsuzlukla mücadelede talep eden ülkelere yardım etmektir (Special Report
    on Corruption and Development Aid).

Yolsuzluğun niteliği ve sonuçları, çağdaş toplumlarda geçmişe kıyasla belirgin bir değişiklik geçirmiştir. Demokrasi öncesi toplumlarda yöneticilerin faaliyetleri meşru görüldüğü için yolsuzluk belirgin bir problem olmamıştır. Ancak günümüzde siyasetçilerin gücünün kamuoyunun desteğine dayalı olması, yolsuzluğa yeni bir boyut kazandırmış, yolsuzluktan kurtulmak gerektiği kabul görmüştür. Yolsuzluk; feodalizm, kapitalizm, sosyalizm, komünizm gibi tüm sistemlerde ortaya çıkmaktadır. Yolsuzluk, toplumun tüm sınıflarını, tüm durumları (barış veya savaş), tüm yaş grubunu, tüm zaman dilimini (antik, ortaçağ, modern) etkilemektedir (Balanchandrudu, 2006: 819).

Dolayısıyla yolsuzluk problemi; ülkelerin tarihsel, sosyolojik, kültürel boyutuyla geniş bir çerçevede incelenmelidir. Ancak bu inceleme yapılırken her ülkenin farklı yapısal özelliklere sahip olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır.