TİCARET HUKUKU

TBB Disiplin Kurulu Kararı: Limited Şirket Müdürlüğü Avukatlıkla Bağdaşmaz

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

Tarih – Esas No – Karar No Konu
T. 09.05.2015
E. 2015/188
K. 2015/367
Limited şirket müdürlüğü avukatlıkla bağdaşmaz.

Av.Yas.11, 12f, 34, 134 TBB Mes. Kur 3, 4

 

 

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

Şikâyetli avukat hakkında “M.Ş’nin 06.03.2012 günlü Ortaklar Kurulu Kararı ile şirket müdürlüğüne A. isimli şahsın atanmasına karar verilmiş ise de, bu tarihe kadar şirket müdürlüğü görevini şikâyetli avukatın üstlenmiş olduğu hususu ikrarı ile de sabit olmakla; 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 11, 12/f, 34 ve 134 maddeleri ile TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelere aykırı davrandığı iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikâyetli avukatın önceki savunmaları ve 09.02.2015 kayıt tarihli itirazında özetle; Şirket kuruluşunda müdür olarak gösterildiğini, bundan haberi olmadığını, Şikâyet üzerine öğrendiğini ve derhal şirket müdürlüğünden ayrıldığını, şirketi ilzam edecek hiçbir faaliyetinin olmadığını, bilgisi dışında gerçekleşen durum gereği disiplin cezası tayinini yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu bildirerek cezanın itirazen kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir.

İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatın 29.11.2011 tarihli … Ticaret Odası bilgi bankası verilerine göre M.Ş. münferiden temsile yetkili müdür olduğu,

Şirketin 06.03.2012 günlü Ortaklar Kurulu Kararı ile şirket müdürlüğüne A. isimli şahsın atanmasına karar verildiği,

Şikâyetli avukatın 11.06.2013 tarihli … Ticaret Odası bilgi bankası verilerine göre M.Ş. münferiden temsile yetkili müdür olduğu,

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde 27.04.2009 gün ve 2008/D.418 Esas, 2009/178 Karar sayılı kararla uyarma cezası ile cezalandırıldığı, kararın 02.07.2009 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

Avukatlık Yasası’nın 11. maddesi, “Aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflık veya mesleğin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her türlü iş avukatlıkla birleşemez.” düzenlemesini taşımaktadır.

Aynı yasanın 12/f maddesi, “anonim, limited, kooperatif şirketlerin ortaklığı, yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği ve komandit şirketlerde komanditer ortaklık 11. maddenin hükmü dışında tutulmuştur.

Bu şirketlerdeki ortaklığın ortak özelliği, “sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu ve ortakların sorumluluğunun sadece taahhüt ettikleri esas sermaye payları ile sınırlı” olmalarıdır ( Eski T.T.Y. m. 269, 503/ TTY m. 329, 573). Komandit şirketlerde komandite ortağın ve kolektif şirketlerde ortakların mesuliyeti, alacaklılarına karşı tahdit edilmemiş ortaklıklardır. ( Eski T.T.Y. 153, 243/TTY m. 211, 304 ) Görüldüğü üzere yasa koyucu, ortak yönleri taahhüt edilmiş sermaye ile sınırlı olan sermaye ortaklıklarını avukatlıkla birleşebilen işlerden kabul etmiş, her türlü borçlarından dolayı alacaklılarına karşı sınırsız sorumlu, iflasa tabi olan kolektif ve komandit şirketlerdeki komandite ortaklığı yasaklamıştır.

Bu iki hüküm karşısında, avukatların limited şirket ortağı olmasında yasak bulunmadığı açıktır.

Ancak; Limited şirketlerle ilgili olarak, (Eski TTY m.540) TTY’nın 540. maddesine göre, “Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.”

Türk Ticaret Yasası’nın 623. maddesine göre (Eski TTY m.541), ortak olmayan kişilerin de limited şirket müdürü olmaları mümkün bulunmaktadır. Avukatların ortak olmaksızın limited şirket müdürü olarak görevlendirilmeleri halinde Avukatlık Yasası’nın 11. maddesindeki avukatlık mesleği dışında ücretli bir iş yapma yasağına gireceği için bunun mümkün olmayacağı açıktır.

Limited şirket ortağı ve müdürü olan avukatlar açısından konunun değerlendirilmesi halinde;

Yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, limited şirket, müdürleri aracılığı ile temsil edilirler ve müdürler anonim şirketteki “idare meclisi” niteliğindedir. (Yargıtay TD, 12.03.1971 T.2366/1932). Zaten Türk Ticaret Kanunu’nun 629. maddesi (Eski TTY m. 542), “Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanır”. hükmü ile limited şirket müdürleri ile anonim şirket idare meclisinin hukuki nitelik olarak eşdeğer olduğunu kabul etmektedir.

Türk Ticaret Yasası’nın 644. maddesinin (Eski TTY m.556) yollaması ile TTY’nın 451, 549, 550, 551, 553 (Eski TTY m. 309, 336, 341) maddeleri gereği ortaklığı zarara sokan ortak müdürlerinin sorumluluğu payı ile sınırlı olmayıp, bu nedenle oluşan zararlardan şirkete ve şirket alacaklılarına karşı şahsen de sorumludurlar. ( Yargıtay, T.D. 19.01.1970 T. E.5348 K. 208, T.D. 16.11.1970 T. E.2235, K.4464, 11. H.D. 25.11.1980 T. E. 4746, K.5479 kararları)

Şirket Müdürünün; 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun mükerrer 35. maddesi uyarınca, şirket vergi borçlarından şahsi mal varlıkları ile sorumluluğu,

3167 Sayılı Çekle Ödemenin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Yasa’nın 16/2. maddesinin, “bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzel kişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur.” hükmü uyarınca da karşılıksız çek keşide eden hesap sahipleri yanında yetkili temsilci sıfatıyla hapis cezası ile cezalandırılması,

İcra İflas Yasası 333/a maddesindeki, “…ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanlar.” tanımından dolayı alacaklıların uğradıkları zarardan her an ceza tehdidi altında bulunduğu kuşku götürmez bir gerçektir.”

Bir avukatın, mesleğini icra ederken kendi adına ve bizzat göstereceği bir faaliyet olarak ticaret yapması mümkün bulunmadığı açık iken, bu yasağı delmek için örneğin eşi, kardeşi veya yakınları ile görünürde hakim paylı bir limited şirket kurup, onun müdürü olarak şirketin bütün ticari işlemlerini yürütür biçimde, ticaretin içinde yer almasına onay vermek, yasanın koyduğu yasağın amacının değerlendirme dışında tutulmasına sebep olacaktır.

Avukatlık Yasası’nda baskın hüküm ticaret yapılmasının mümkün olmadığı, istisna olarak da 12. maddede yazılı hallerde bu kısıtlı yasağın uygulanmamasıdır.

Medeni Yasa’nın 2. maddesi, “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü taşımaktadır. Bir genel hukuk prensibi olan “hakkın suiistimalinin önlenmesi” kuralı karşısında, Avukatlık Yasası’nın 11. maddesindeki ticaret yapma kuralının, “kanuna karşı hile” yoluyla bertaraf edilmesine yol açacak girişimlere sebep olmamak gerekmektedir.

Bu durumda, yukarıda belirtildiği gibi, yasanın istisna hükmünde benzeri diğer şirketlerin nitelikleri de gözetilerek avukatların sembolik ve temsili biçimde limited şirket müdürlüklerini Avukatlık Yasası’nın 12/f maddesi kapsamı içinde saymak, ancak avukatın, Yasanın 11. maddesindeki genel ticaret yapma yasağını ortadan kaldırmak amacı ile Medeni Kanun’un 2. maddesine aykırı olarak, hem avukatlık hem ticaret yapabilmeyi sağlamak şeklindeki az sayıda ortak ile kurulmuş ve avukatın müdür sıfatıyla şirketin tüm ticari işlemlerin içinde ve başında yer aldığı durumları 11. maddedeki yasak kapsamında kabul etmek gerekmektedir.

Dosya kapsamına göre Şikâyetli avukatın şikâyetten sonra dahi şirket müdürlüğünün devam ettiği tartışmasızdır.

Bu nedenlerle Baro Disiplin Kurulu’nca şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 11, 12/f, 34, 134 maddelerine ve TBB Meslek Kurallarının 3, 4. maddelerine aykırı olduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde ise de; Sicil durumu da gözetilerek Avukatlık Yasası 136/1. maddesine aykırı olarak uyarma cezası tayini yerinde görülmemiş ve aleyhe itiraz olmadığından itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak Şikâyetli avukat B.’nun itirazının reddi ile;

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 13.10.2014 gün ve 2013/D.225 Esas, 2014/790 Karar sayılı kararının aleyhe itiraz olmadığından ONANMASINA,

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,