Kur Savaşları
Kur savaşı, ya da rekabetçi devalüasyon, uluslararası ilişkilerde ülkelerin birbirlerine karşı rekabet avantajı sağlamak amacıyla kendi para birimlerinin değerini düşük tutması durumunu ifade ediyor(1).
Birkaç ülke paralarının değerini düşük tutarak dünya pazarındaki yerini genişletmeye yönelince öteki ülkeler de benzer hamlelere girişiyorlar. Karşılıklı adımların sonunda herkesin zarar göreceği aşamaya kadar gitmesi kur savaşlarının korkulan gelişim sürecini yansıtıyor. Bretton Woods Konferansının amaçlarından birisi de bu olayın dışticaret savaşları versiyonunu önlemekti. Bir ülke, cari açığını gidermek için ithalat kısıtlamalarına giderse öteki ülkeler de aynı yolu izlemeye başlayabilir ve bu durumda dünya ticaret hacmi küçülür. Kapitalizmin temel önermelerinden birisi “dünyada ticaret ne kadar artarsa refah da o kadar artar” olduğu için bu gelişmenin dünyada refahı düşüreceği düşünülmektedir. IMF, Dünya Bankası ve sonradan eklenen WTO bu tür ithalat kısıtlamalarına yol açacak gelişmeleri önlemek için dizayn edilmişlerdir. Günümüzde dış ticaret savaşlarının yerini kur savaşları almış bulunuyor. (2)
Kur Savaşlarında Türkiye
Türkiye, tarihi boyunca kur savaşlarının içinde oldu. 1930’lardan 1980’lere kadar sabit kur rejimine dayalı bir ithal ikamesi modeli uyguladı. Bebek sanayilerini korumaya aldı. Gümrük vergileri, kotalar, ek vergiler (fonlar), ihracatta vergi iadesi ve diğer sübvansiyonların hemen hepsi uygulandı. Ama ne yazık ki o bebek sanayilerin çok azı dünya çapında oyuncu yetiştirebildi. Türkiye, bütün o korumacılık deneyimine karşın dünyaya kendi markalarını çıkaramadı. 1980’lerde model değişikliğine gidildi. Bu kez koruma duvarları yavaş yavaş kaldırılarak serbest kur rejimiyle birlikte ihracata dönük büyüme modeline geçildi. 1980’lerde model değişikliğine gidilirken korumacılık döviz kuruna dönük hale getirilerek biçimlendirildi. Türkiye, 1980’lerden 2000’lere kadar, TL’yi değersiz tutarak, ihracatı destekleyen, ithalatı kısıtlayan bir döviz kuru politikası izledi. Bu aşamada da dünya çapında markalar yaratılamadı. Bugün uygulanan model daha da farklı bir durumu yansıtıyor. TL’yi ne çok düşük değerli ne de aşırı değersiz tutmak hedeflenmiyor. Çünkü TL değersiz olursa belki ihracat artıyor ve ithalat düşüyor ama bu kez de GSYH ve diğer göstergeler düşük çıkıyor. TL aşırı değerli olursa tersi çıkıyor. Bu çerçevede Türkiye, TL’nin hafif değerli olduğu bir politika izliyor. Yani Türkiye, daha geri planda olsa da, kur savaşlarının içinde bulunuyor.(3)
Kaynaklar:
(1) Vikipedi.org
(2) http://www.mahfiegilmez.com/p/ekonomi-sozlugu.html
(3) Mahfi Eğilmez, Kur Savaşları, http://www.mahfiegilmez.com/2013/02/kur-savaslar.html
Categories: KAVRAMLAR