AKLAMA VE TERÖRÜN FİNANSMANI

ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİ VE KARAPARA AKLAMA

Hasan AYKIN

Mali Suçları Araştırma Kurulu Eski Başkan Yardımcısı

I- GİRİŞ

Organize suç örgütleri devasa boyutlara ulaşmışlardır. Kolombiya’nın en bilinen organize suç örgütü Cali Kartel’inin değerinin 206 milyar dolar, Çin Triad’larının yıllık hâsılasının 200 milyar dolar, Japon Yakuza’larının yıllık hâsılasının ise 90 milyar dolar civarında olduğu ileri sürülmektedir[1]. Kolombiya Kartelleri, Çin Triadları, Rus Mafyası, İtalyan Mafyası, Japon Yakuza, Meksika Kartelleri, Nijerya dolandırıcılık örgütleri ve Balkan kökenli çeteler uluslararası alanda çok uluslu şirket gibi marka haline gelmiş, çalışanları yüz binlerle ifade edilen organize suç örgütleridirler. Suç örgütleri gerek elde ettikleri gelirlerin büyüklüğü, çalışan sayıları ve yasal ticari faaliyetlere yaptıkları yatırımlarla büyük bir endüstri görünümü kazanmışlardır. Organize suç örgütleri çoğu kez dünyanın sayılı en büyük endüstrilerinden biri olarak anılmaktadır[2]. Birleşmiş Milletler 1999 İnsani Kalkınma Raporu’nda organize suç örgütlerinin ulaştığı 1,5 trilyon dolarlık büyüklükleri ile çok uluslu şirketlerle rekabet edebilen en önemli ekonomik güçlerden biri haline geldiği ifade edilmiştir.

Organize suçlar ve organize suç örgütleri günümüzde gerek uluslararası gerekse ulusal düzeyde en önemli sorunlardan birisi haline gelmiştir. Organize suç örgütleri korkutma, yıldırma, rüşvet, dolandırıcılık gibi her türlü yöntemi kullanarak, küreselleşmenin ve bilişim teknolojilerin bütün nimetlerinden de yararlanmak suretiyle çok geniş bir alanda faaliyet göstermektedirler. Bu haliyle, politik, finansal, ekonomik ve toplumsal yapı üzerinde doğrudan veya dolaylı bir şekilde etkide bulunmakta, kurumları ve hukuk dâhil sistemleri yozlaştırmaktadırlar.

İster politik motifli, isterse doğrudan çıkar motifli olsun tüm suç örgütleri yaşamlarını devam ettirebilmek amacıyla gelir elde etmek zorundadırlar. Elde edilen suç gelirlerinin kanun uygulama birimlerinin dikkatini çekmeden kullanılması ancak bu gelirlerin meşru bir kaynaktan elde edilmiş görüntüsü kazanması ile, başka bir deyişle aklanması ile mümkündür. Bu açıdan organize suç örgütlerinin varlıklarını devam ettirebilmeleri için suç gelirlerinin aklanması yaşamsal öneme sahiptir. Bu önem zaman içinde organize suç örgütleri ve karapara[3] aklamayı bir madalyonun iki farklı yüzü haline getirmiştir.

II- ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ

Organize suç ve organize suç örgütleri konusunda çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı[4] tarafından organize suç, geniş anlamda, cebir ve tehdit uygulanarak, sindirme, korkutma, yıldırma yöntemleri ile haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla nitelikli bir birleşme olan, bünyesinde dikey yapılanma sonucu hiyerarşi bulunduran ve süreklilik arz eden suç örgütlerinin eylemleri şeklinde tanımlanmaktadır. Sadece çıkar amaçlı suç örgütleri esas alınarak yapılan bu tanım kısmen eksiktir. Nitekim politik amaçla kurulan ve terör eylemleri yapan bir örgüt de pekâlâ organize suç örgütü kapsamında değerlendirilebilir. Ayrıca terör örgütlerinin de yaşamlarını devam ettirebilmeleri, örgüt üyelerine gerekli maddi katkıda bulunmaları ile mümkündür ki, bu durum çoğu kez bu örgütleri çıkar amacı ile hareket eden organize suç örgütlerinin işlediği pek çok suçu işlemeye zorlar.

Organize suç örgütü Çetin[5] tarafından; birden fazla kişinin hiyerarşik düzende, disiplinli, sürekli, kamu düzenini bozduğu varsayılan suçları işlemek üzere oluşturdukları örgüt olarak tanımlanmaktadır ki, bu tanım daha kapsayıcıdır.

Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi[6]’nin ikinci maddesinde “Örgütlü suç grubu” doğrudan veya dolaylı olarak mali veya diğer bir maddi çıkar elde etmek amacıyla belli bir süreden beri varolan ve bu Sözleşmede belirtilen bir veya daha fazla ağır suç veya yasadışı eylemi gerçekleştirmek amacıyla birlikte hareket eden, üç veya daha fazla kişiden oluşan yapılanmış bir grup olarak tanımlanmaktadır[7].

Bir örgütün organize suç örgütü kabul edilebilmesi için aşağıdaki özelliklerden en az ilk beşine sahip olması gerektiği ileri sürülmektedir[8]:

-Haksız kazanç sağlamak üzere bir araya gelmiş ve aralarında bir işbölümü ilişkisi bulunan hiyerarşik yapının olması,

-Suç gelirinin bulunması,

-Suç faaliyetinin konusunda bir sürekliliğin bulunması,

-Bir yaptırım sisteminin olması,

-Şiddet, tehdit gibi yöntemlerin kullanılması,

-Kamuya ve özel sektöre nüfuz edilmesi,

-Elde edilen suç gelirinin aklanması.

 

Organize suç örgütünün toplum için bir tehlike oluşturması ve organize suçların toplumda meydana getirdiği etkiler dikkate alınarak hukuk sistemlerinde organize suç örgütü oluşturmak başlı başına ayrı bir suç olarak yer almaktadır. Organize suç ve suçluların takip ve soruşturulması için kanun uygulama birimlerine daha fazla yetki öngören özel soruşturma tekniklerini kullanma yetkisi verilmiştir. Ayrıca, işlenen suçların suç örgütü kapsamında işlenmiş olması da ayrıca ceza artırım nedeni olarak öngörülmüştür.  Bu nedenle bir suçun organize suç kapsamında değerlendirilmesi gerek suçun soruşturulması gerekse yargılama aşamasında önem arz eden bir konudur.

III- ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİ NE KADAR ORGANİZE?

Günümüzde her ülkede ve uluslararası alanda sayısız organize suç örgütü faaliyet göstermektedir. Şu bir gerçektir ki, suç örgütleri normal bir ticari işletme gibi etkin bir şekilde idare edilmektedir. Hatta biraz yetenekli suç örgütü yöneticilerinin çoğu kez normal işletmelerden daha etkin ve etkili bir yönetim sergiledikleri de iddia edilmektedir[9].

Uluslararası boyutta faaliyet gösteren suç örgütleri, birçok milyar dolarlık uluslararası şirket gibi gayet iyi bir finansman yapı ve işleyişine sahip, üst düzeyde örgütlenmiş ve teknolojik yenilikleri öncü bir şekilde kullanan yapılar olarak karşımıza çıkmaktadırlar[10]. Çünkü uluslararası çaptaki pek çok organize suç örgütü, oldukça karmaşık ve sistemli operasyonları başarı ile yürütmek durumundadırlar. Normal bir şirketten farklı olarak tüm bu operasyonları yürütürken aynı zamanda kanun uygulama birimlerinin dikkatini çekmemeyi de başarmak zorundadırlar.

İngiltere İç İşleri Bakanlığı görevi sırasında (2002 Kasım) David Blunkett suç örgütlerinin büyük bir olasılıkla bu örgütlerle savaşmak için oluşturulmuş kamu kurumlarından çok daha organize oldukları yorumunu yapmıştır[11]. Gerçekten suç örgütleri 21. yüzyılın küresel ekonomisinin sunduğu imkânlardan yararlanma konusunda hükümetler, yasa koyucuları ve kanun uygulama birimlerinden daha hızlı çıkmışlardır. Örneğin teknolojik ürünlerin kullanımı, en son yazılımların uyarlanmasında organize suç örgütleri kamunun önündedir. Çünkü kamu tarafından bu tür ürünlerin alınmasına karar verilmesi ve ihale süreci dahi kamunun organize suç örgütlerinin gerisinde kalması için yeterli bir süredir. Ayrıca bütçe kısıtları da organize suç örgütleri ile mücadele ile görevli birimlerin önünde önemli bir engeldir.

Organize suç örgütleri ürün bazlı olarak yüksek seviyede ayrımlaşmaları yanında, çok üst düzeyde çok uluslu bir şirketi andırır şekilde karmaşık organizasyon yapısına sahiptirler. Normal bir şirkete karı maksimize ederken giderleri minimize etmek hedef iken, organize suç örgütlerinde geliri maksimize ederken riski minimize etmek hedeflenir[12].

Suç örgütünün kendi içinde organize olması kadar, suç örgütlerinin birbirleri arasında da işbirliğinin her geçen gün artmakta olması da önemle üzerinde durulması gereken bir konudur[13].

IV- ORGANİZE SUÇ GELİRLERİN AKLANMASI

Organize suç örgütleri gelir getirici her türlü suçu işlemektedirler. Bazıları belli alanlarda yoğunlaşırken, bazıları aynı zamanda birçok alanda birden faaliyet göstermektedirler. Bazen de gelir getirici ana suçu işlemek için kamu görevlilerine rüşvet verilmesi, şantaj, tehdit, evrakta sahtekârlık, kimlik hırsızlığı, siber suçlar gibi suçlar birlikte işlenmektedir. Organize suç örgütleri tarafından yaygın olarak işlenen suç türleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Yasal olmayan uyuşturucu ticareti
  • Yasal olmayan silah ticareti,
  • İnsan ticareti,
  • Göçmen kaçakçılığı,
  • Fidye için adam kaçırma,
  • Organ ticareti,
  • Çek-senet tahsilâtı
  • Hırsızlık (özellikle lüks araç hırsızlığı)
  • Çalıntı mal ticareti,
  • Sahtecilik ve dolandırıcılık,
  • Rüşvet ve diğer yolsuzluk suçları,
  • Hileli iflas,
  • Fikri mülkiyet haklarının ihlali (özellikle korsan yayın),
  • Kalpazanlık,
  • Haraç,
  • Şantaj,
  • Tefecilik,
  • Bilişim suçları,
  • İhaleye fesat karıştırma,
  • Kredi kartı veya internet dolandırıcılığı,
  • Kimlik hırsızlığı,
  • Karapara aklama.

Organize suç örgütleri çok geniş bir yelpazede faaliyette bulunmaktadırlar. Örneğin Avrupa’daki organize suç örgütleri ağırlıklı olarak uyuşturucu ticareti, mal ve insan ticareti, fuhuş, silahlı soygun, sahtekârlık ve korsan yayın, karapara aklama, haraç, çocuk pornografisi alanlarında faaliyet göstermektedirler[14].

KOM 2006 Raporu’nda[15] Türkiye’de “organize suç örgütlerinin gelir elde ettiği alanlar” başlığı altında, ihalelerin sonuçlarına etki ederek komisyon alma, iş adamları, gazino, bar, pavyon ve benzeri yerlerden koruma adı altında para alma, haksız otopark işletmeciliği, turizm bölgelerindeki otel ve barların korku ve baskı yolu ile el değiştirmesinden maddi menfaat temin etme, korku, baskı ve hile yolu ile emlak ve arazi satışlarından gelir elde etme, futbolcu transferlerini yönlendirme, maç sonuçları için kulüp yönetimine etkide bulunma, müzik ve medya sektörüne nüfuz ederek menfaat temin etme sıralanmaktadır.

Yukarıda sıralanan suçlar bazen tamamen suç geliri elde etmek amacı ile oluşturulmuş suç örgütleri tarafından işlenebileceği gibi, bazen aslında terör örgütü şeklinde kurulmuş örgütler tarafından da işlenebilir. PKK’nın uyuşturucu ticareti konusundaki aktif rol alması, yurtdışındaki vatandaşlardan haraç toplaması terör örgütünün çoğu kez çıkar amaçlı suç örgütleri tarafından işlenen pek çok suçu işlediğine örnek gösterilebilir.

Gerek doğrudan gerekse dolaylı bir şekilde olsun suç örgütleri suç geliri elde ederler. Uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, insan ticareti gibi pek çok yasadışı faaliyette bulunanlar arasında en çok tercih edilen değişim aracı nakit paradır.  Suçlular için bu paranın kökeninin gizlenmesi suretiyle bir taraftan suçtan uzaklaşılması, diğer taraftan suç gelirinin müsaderesinin önüne geçilerek yasal bir görüntü altında kolay bir şekilde kullanılabilir olması zorunlu bir ihtiyaçtır. Aklama, suçlular için zorunlu olan bu ihtiyacın ortaya çıkardığı bir araçtır ve organize suç örgütlerinin yaşam kaynağıdır. Para organize suç örgütleri için kan gibidir ve aklama bu sürecin kalbidir. Böylece temiz kan sağlıklı ve zinde kalması için tüm vücuda pompalanır. Aklamayı başarılı bir şekilde yürüten organize suç örgütleri sürekli olarak büyür ve dal budak salar.

Aslında gerçek büyüklüğünü bilmenin imkânsız olduğu aklamaya konu gelirlerin büyüklüğü ile ilgili olarak yapılan tahminler aklama faaliyetinin ulaştığı boyut konusunda fikir vermeye yardımcı olabilir. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir tahmine göre bir yılda aklanan karapara miktarı 1,5 trilyon dolar civarındadır. IMF bu rakamı daha sonraki yıllar için 2 trilyon dolar olarak tahmin etmiştir[16]. 2000’li yıllara ilişkin olan Birleşmiş Milletler tahmininde aklanan karaparanın dünya gayrisafi hâsılası toplamının yüzde ikisi ila beşi arasında olduğu varsayımı esas alınmıştır. 2006 yılında dünya gayrisafi toplam hâsılasının 60 trilyon doların üzerinde olduğu dikkate alındığında aklanan karapara rakamının 1,2 tirilyon dolar ile 3 trilyon dolar arasında olduğu tahmininde bulunmak mümkündür.

Suçtan elde edilen ve devasa boyutlarda olduğu yukarıdaki tahminlerden anlaşılan karapara, sınırının insanın hayal gücü olduğu yöntemler kullanılarak aklanmaktadır. Bu açıdan kullanılan tüm yöntemleri bilmek ve sıralamak mümkün değildir. Ancak konunun anlaşılması açısından karaparanın aklanması ile ilgili döngü suç örgütleri için genel olarak aşağıdaki gibi şematize edilebilir:

aklama

Burada suç örgütleri karaparayı akladıkça daha da büyümekte ve yasadışı faaliyetlerinin yanına aklanmış paralarla yasal faaliyetler eklemektedirler. Böylece, aslında organize suç örgütü yöneticisi bir kişi toplumun karşısına saygın bir iş adamı, bazen politikacı veya medya patronu, hatta bazen hayırsever bir kişi olarak çıkabilmektedir.

Bu nedenle sade bir vatandaş olarak bile günlük yaşamımızda farkına varmadan çoğu kez karapara aklayıcılarla doğrudan veya dolaylı bir ilişki içinde bulunuyor olmak mümkündür. Hafta sonu alışveriş için gittiğiniz market, sonra uğradığınız akaryakıt istasyonu, işyerinizin bir ilerisindeki lüks bir emlak bürosu aslında karapara aklama için kullanılan bir şirket olabilir. Günümüzde organize suç örgütleri pek çok nedenle yasal ticari faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bunların nedenlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

Suç gelirlerinin aklanması: Organize suç örgütlerinin yasal ticari faaliyet alanında bulunmasının en önemli nedenlerindendir. Böylece yasal görüntü kazanmış suç geliri rahat bir şekilde harcanır, işlenen öncül suçun delili niteliğindeki kirli paradan uzaklaşmak suretiyle asıl suçtan uzaklaşılır. Böylece hem işlenen öncül suç nedeniyle soruşturma geçirme ihtimali azaltılır, hem de suç gelirinin müsaderesinin önüne geçilir.

Yasadışı faaliyetleri gizlemek: Önemli miktarda harcama yapan suç örgütü üyelerinin toplumda dikkat çekmemesi için büyük bir işletme sahibi, çoğu kez büyük şirketin sahibi olması önemlidir. Böylece, yaptığı harcamalar için yasal gelir kaynağı gösterilebilecektir.

Yasadışı faaliyetlerin işlenmesini kolaylaştırmak: Örneğin uyuşturucu ticareti ile uğraşan organize suç örgütleri yasal taşıma şirketi işletmeciliği yapmak suretiyle, bu araçlar vasıtasıyla araçlara gizlenmiş bir şekilde uyuşturucu sevkıyatı gerçekleştirirler. Uluslararası inşaat şirketi faaliyeti yapılırken, göçmen kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti ve diğer kaçakçılık türleri gerçekleştirilebilir. Örneğin Rusya’da seyahat acenteleri ve evlendirme büroları göçmen kaçakçılığı alanındaki organize suç örgütlerinin yasal faaliyet alanları arasındadır. Turizm acenteleri aynı zamanda insan ticareti amacıyla da sık bir şekilde kullanılmaktadır. Buna ilave olarak, insan tacirleri hukuk büroları aracılığı ile kurbanlarını kontrolleri altından çıkarmamak için çalışma sözleşmeleri adı altında faaliyetlerine kılıf uydurmaktadırlar[17]. Suç örgütleri tarafından favori olarak kullanılan diğer yasal faaliyet alanları ise ithalat ve ihracat, otel ve restoran işletmeciliği, ulaştırma, inşaat, gayrimenkul sektörleridir.

Japonya Yakuza’sının büyük bir şirketin koruma hizmetlerini sağlamak karşılığında aldığı astronomik rakamlar bu konudaki yaygın örneklerden birisidir.

Avrupa’da 300 civarında bilinen organize suç örgüte vardır. Bu örgütlerin bilinen 30.000 üyesi vardır. Organize suç örgütleri İtalyan Mafyası ve Arnavutlar hariç, artık eskisi gibi etnik homojenlik göstermemektedirler. Karmaşıklık seviyeleri farklılık göstermesine rağmen suç örgütlerinin çoğu ticaret yapan işletme görüntüsündedirler. Bu örgütler esnek bir lojistik imkânına ve güvenli iletişim araçlarına sahiptirler. Aynı zamanda konusunda uzman kişilerle çalıştırmakta, şirket, dernek ve benzeri tüzel kişilikleri kullanarak ortama çok kolay uyum sağlamaktadırlar. İllegal yoldan elde ettikleri paraları örneğin katering, otel, emlak, finansal hizmetler gibi yasal alanlara yatırmaktadırlar[18].

Ceza soruşturmalarına engel olmak: Yasadışı nitelikteki bazı işlemler şirket üzerinden yapılmak suretiyle, bireysel olarak cezaya muhatap olmama gibi amaçlar güdülmektedir. Büyük bir şirketin patronu veya işadamı kimliği ile birçok kamu yetkilisine ulaşma ve ilişki kurma imkânları da artmaktadır.

Yasal faaliyetleri yasal olmayan yolla gerçekleştirmek: Burada kurulan şirket yasalarla getirilmiş kalite, güvenlik, çevre, sigorta pirimi yükümlülüklerini yerine getirmeksizin faaliyet göstermek suretiyle normalden daha fazla gelir elde yoluna gitmektedir. Bu alanda organize suç örgütlerinin sınır tanımadığını belirtmek gerekir. Bir ara İtalyan mafyasının nükleer atıkları güvenli bir şekilde depolanması işinin ihalesini almış olmaları bu konuda önemli bir örnektir. Nükleer atıkların imha edilmesi maliyetli olduğu için bu işi yapacak firmaya yüklü para ödenir. Ancak firma nükleer atıkların usulüne uygun şekilde imha edildiğini hükümete sahte belgelerle rapor ederken, nükleer atıkları az gelişmiş bir ülkeye götürüp yerin birkaç metre altına gömer.

Organize suç örgütleri yasal ticari işletmeleri bazen özel olarak suç işlemede araç olarak kullanmaları söz konusu iken bazen de kamuoyunda tanınmış güvenilir şirketleri ele geçirip bunların bu özelliklerinden faydalanmak şeklinde kullanmaları söz konusudur[19]. Bu açıdan saygın kamu kuruluşlarına sahip olmak açısından özelleştirmeler büyük fonlara sahip organize suç örgütleri için önemli fırsatlar sunabilmektedir.

V- ORGANİZE SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASI İLE MÜCADELE NEDEN ÖNEMLİ?

Karapara aklama ile mücadelenin önemi konusunda vatandaşların hatta politikacıların çoğu kez net bir fikre sahip olmadıklarını söylemek mümkündür. Bazılarına göre, paranın akı karası olmaz. Ülkeye giren kaynak nereden gelirse gelsin ülke için faydalıdır. Bu yaklaşımı kabul etmek mümkün değildir. Bunun nedenlerinden bazılarını birazdan sıralayacağım. Ancak şunu söylemek gerekir, organize suç gelirlerinin ve aklamanın oluşturduğu tehdit ve etkiler çoğu kez fazla abartıldığının aksine yeterince dile getirilmemektedir.

Karapara aklama faaliyetlerinin ortaya çıkardığı temel sorunlardan bazılarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

  • Rekabet eşitsizliği,
  • Ekonomi politika kararlarının etkinsizliği,
  • Ekonomide istikrarsızlık,
  • Ülkenin ve mali kurumların itibar kaybı riski,
    • Gelir dağılımının bozulması,
    • Toplumsal yozlaşma,
    • Suç örgütleri etki alanının genişlemesi,
    • Aklama ve terörün finansmanı riski,
    • Ülke güvenliği için tehdit,
    • Terör örgütlerinin finansmanına katkı.

Suç örgütleri karapara aklama suretiyle, yasal ekonomik kurumlara yatırım yapmaktadırlar. Maliyet hesaplarını dikkate almayan bu tür yatırımlar, ekonomide rekabet eşitsizliği yaratır, kaynak dağılımında etkinsizliğe yol açar. Yasal olarak çalışan şirketlerin piyasadan silinmesi sonucunu doğuracaktır.

Organize suç örgütleri aklama faaliyetleri amacıyla yasal ekonomik faaliyetler yürütürken bu gelirlerine yasal görüntü kazandırmanın yanında, yaptıkları faaliyetlerden elde edecekleri geliri de maksimize etmek isterler[20]. Bunun için piyasadaki diğer oyuncuların piyasadan çıkması ve yeni oyuncuların girmesine engel olunması için de yine organize suç örgütü olmanın sağladığı avantajları kullanırlar. Diğer oyuncular piyasadan silininceye kadar öldürücü rekabet politikası uygularlar. Kamu ihalelerine diğer firmaların girişini tehdit ile engelleyebilirler, mal alımı ihalelerinin yüksek bedelle, kamunun mal satışları ve özelleştirme ihalelerinin düşük bedelle kendilerinde kalmasını temin edebilirler. Benzer şekilde korku ve baskı ile gayrimenkullerin, otellerin veya şirketlerin el değiştirmesine aracılık edebilirler. Tüm bunlar piyasada etkinsizliğe neden olurken, dürüst iş adamlarının hukuk sistemine olan güvenlerini yetirmeleri sonucunu da doğurur.

Karapara aklama dünyanın üçüncü büyük endüstrisi olarak adlandırılmakta ve suçun her çeşidi ile ilişki içinde bulunmaktadır[21]. Günümüzde milyonlarca dolar 15 saniye içinde dünyada bir tur atabilir ve her gün yaklaşık 2 trilyon dolar tüm dünyayı dolaşmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Güney Amerika’da uyuşturucu ticaretinden elde edilen para Karayıp Adalarına ve buradan Avusturya üzerinde New York’a ve oradan da Londra’ya belki bu satırları okumak için geçen süre içinde ulaştırılabilir[22]. Böyle bir sermaye akışkanlığı içinde çok sık yer değiştirme ihtiyacı duyan karapara ekonomide istikrarsızlığa ve ekonomiyi yönetenlerin yanlış karar almalarına neden olacaktır.

Suç örgütlerince yürütülen aklama faaliyetleri sonucunda, ülkelerin yasal hükümetlerinin gerçek anlamda ülkeyi idare etmeleri zorlaşır. Kamu görevlileri ve profesyoneller ve politikacılar yolsuzluğa karışır, ülkenin finansal sistemi riskli hale gelir, ülkenin istikrarı bozulur, yasal düzenlemeler, insan hakları, mülkiyet hakları sürekli ihlal edilir[23]. Organize suç çok etkilidir çünkü etkiyi, nüfuzu satın alma gücüne sahiptir[24]. Birçok örnekte yolsuzluk ve karapara aklama birlikte gerçekleşen olgulardır. Örneğin Kolombiya’da suç örgütleri inanılmaz güçlüdür ve uyuşturucu lortları ülkenin pek çok bölgesinde hükümet güçlerini yönetirler[25].

Suç örgütlerinin politik sistem üzerinde etkili olması ve bu etkiyi artırması ile birlikte, finansal ve ekonomik sistemde manipülasyonlar artar, demokratik kurumlar yolsuzluk nedeniyle işlemez hale gelir, ülkede güven ortamı yok olur, finansal sistemin bütünlüğü bozulduğundan dürüst bir şekilde faaliyet gösteren işletmeler piyasadan silinir. Böylece ülke, sosyal, ekonomik, politik olarak top yekûn zarar görür.

Suç örgütleri, amaçlarına ulaşmak için ulusal ve uluslararası ortamda en başta yolsuzluk ve rüşvet fiillerini gerçekleştirmektedirler. “Devlet mekanizmasının işlemesi için yağlama” olarak da isimlendirilen rüşvet verme, adeta bir ek vergi gibi etki yapmakta ve milli ekonomi için önemli bir yük olmaktadır. Bu durum özellikle gelişmekte olan ülkelerde büyüme için ihtiyaç duyulan mali kaynakları kısıtlamakta ve kamu yatırımları üzerinde saptırıcı etki yapmaktadır. Yolsuzluğa boğulmuş bir ortam, uzun süre için çalışmak isteyen girişimci ve yabancı yatırımcı için sermaye getirme yönünden kötü ve cesaret kırıcıdır[26].

Örgütlü suçun varlığını sürdürebilmesi için yolsuzluğun varlığı gereklidir. Suç örgütleri hayatlarını devam ettirmek için kullandıkları yolsuzluk mekanizmaları ile de ekonomik ortamı olumsuz etkilerler. Sistematik yolsuzluk cezaların etkinliğini zayıflatmaktadır. Yaygınlığının çok fazla olduğunun bilinmesine karşın arada bir veya birkaç kişinin yakalanması halk nezdinde adaletsizlik imajının yerleşmesine neden olmaktadır. Böyle bir ortamda suç örgütleri büyümeye devam etmekte, hatta çok üst düzeyde kamu idarelerini etkisi altına alma imkânı bulmaktadır[27].

Suç örgütleri, suçların işlenmesi ve gerekse faillerin ortaya çıkmamasını sağlamak ve bunun için pek çok kolaylıklar tesis etmek bakımından çok etkindirler. Yolsuzluk yoluyla suçlarla mücadele edecek kamu otoritelerinin işlevsiz hale getirilmesi sonucunda, haklı davalarından sonuç almak isteyenler bile devletin kurumları yerine mafyalar aracılığı ile haklarını aramaya girişeceklerdir. Böylece suç örgütleri daha da yaygınlaşıp, büyüyecektir[28].

Avrupa Birliği Organize Suç Raporu 2006’da, organize suç örgütlerinin nüfuz kullanımı için yolsuzluğu kullanma yönünde ciddi eğilim bulunduğu gerçeğine dikkat çekmektedir. Bu durumdan en çok kamu kesiminin etkilenmekte olmasına rağmen, özel sektöründe önemli derecede yolsuzluk işlemlerine karıştığı dil getirilmektedir. Yolsuzlukların daha çok insan ve mal kaçakçılığı veya ticareti, kamu ihaleleri, karapara aklama, araç hırsızlıkları, kimlik hırsızlığı ve yolsuzluklarda yoğunlaştığı belirtilmektedir[29].

Toplumda, emek harcamadan kolayca para kazanan bir kesimin olması başarı algılamasında kaymalara, toplumda yozlaşmalara ve değer yargılarının yitirilmesine neden olacaktır.

Suç örgütlerinin siyaset, polis, adliye, basın ve ekonomi çevrelerinden destek görmeden varlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Su örgütleri genellikle, kamu kurumlarında veya toplumda önemli çevrelerde bulunan kişilere nüfuz ederek, bu kişilerin güç ve prestijinden yararlanırlar. Böylece, organize suçla mücadele edecek birimleri etkisizleştirilmesi için bu kişileri kullanırlar. Örneğin, organize suçla mücadele eden birimden bir personele rüşvet vermek suretiyle yapılacak operasyonları öğrenebilir ve etkisiz kılabilirler. Suç örgütleri alanında en iyi olan avukatlardan hukuki yardım almakta, finans ve vergi uzmanlarından suç gelirlerinin aklanması konusunda yararlanmakta, basını kendileri için olumlu bir imaj yaratma aracı olarak kullanabilmektedir[30].

VI- SONUÇ

Organize suç örgütleri günümüzde gerek ülkelerin gerekse uluslararası toplumun en önemli sorunlardan birisidir. Ekonomiyi, toplumsal yapıyı, hukuk sistemini, politikayı ya da hayatımızın her alanını yakından ve olumsuz olarak etkilemektedir. Organize suç örgütleri elde ettikleri gelirlerle yasal ekonomik faaliyetler içinde yer almak suretiyle her geçen gün büyümekte ve güç kazanmaktadırlar. Dünyanın en büyük endüstrileri arasına girmişlerdir.

Bu örgütlerle mücadele için klasik önleyici ve bastırıcı düzenleme ve önlemlerin yanında diğer önlemlere de ihtiyaç bulunmaktadır. Bu önlemlerden en önemlisi organize suç örgütlerinin gelirlerinin aklanmasının önlenmesidir. Böylece organize suç örgütlerinin yaşam damarları kesilmiş olacaktır. Organize suç örgütlerini suç gelirlerinden mahrum etmek demek bunların yaşam nedenini ortadan kaldırmak demektir. Ancak, suç gelirlerin aklaması ile mücadele için yeterli ve etkili hukuksal altyapının yanı sıra, kamu kurumlarının birbirleriyle yakın işbirliği ve dayanışma içinde çalışmaları, özel sektörün aklama ile mücadele konusundaki yükümlülüklerini yerine getirerek bu mücadeleye katkı sağlaması ve uluslararası işbirliği büyük önem taşımaktadır.

Konu ile ilgili olarak kamuoyundaki “paranın akı karası olmaz” şeklindeki yargının değişmesi önemlidir. Tehdit sanılandan çok daha büyüktür. Organize suç örgütlerinin etkin olduğu bir dünyada yaşamak, insanoğlunun bu güne kadar elde ettiği tüm insan haklarından mahrum kaldığı bir dünyada yaşamak demektir. Baskının, yıldırmanın hakim olduğu, uyuşturucunun, insan ticaretinin, çocuk pornografisinin ve daha pek çok suçun pervasızca işlendiği ve cezasız kaldığı bir ortamdır organize suç örgütlerinin hakim olduğu dünya. Tek kural geçerlidir: güçlü olan haklıdır. Bu nedenle, organize suç örgütleri ve bu örgütlerin gelirlerinin aklanması ile mücadelenin birincil öncelik haline gelmesi büyük önem taşımaktadır.

SONNOTLAR:

[1] Peter LILLEY, Dirty Dealing, Koagan Page, London, Third Edition, 2006, ss. 18-27.

[2] Bakınız Lilley, s. 28, United Nations, Humand Development Report, 1999 ve William BAITY, “Banking on Secrecy-The Price for Unfettered Secrecy and Confidentiality in the Face of International Organised Crime and Economic Crime”, Journal of Finansal Crime, Vol. 8, No.1.

[3] Bir suçun işlenmesi suretiyle elde edilen malvarlığı değerleri “suç geliri” (proceeds of crime) veya “karapara” (dirty money) olarak adlandırılmaktadır. Çalışmada suç geliri ve karapara aynı anlamda kullanılmıştır.

[4] Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, 2006 Raporu, Mart 2007, Ankara, s. 60.

[5] Özek ÇETİN, “Organize Suç”, Prof.Dr. Sahir Arman’a Armağan, İstanbul, 1999, s. 195.

[6] Palermo Konvansiyonu olarak anılan, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi organize suçlarla mücadele öngören ilk uluslararası düzenlemedir.  15 Kasım 2000’de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş, 12-15 Aralık 2000 tarihinde de Palermo’da imzaya açılmıştır.

[7] Palermo Konvansiyonu.

[8] E. Alper GÜVEL, Organize Suç Ekonomisi ve Hukuk Uygulaması, Roma Yayınları 3, Ankara, 2004, s. 13.

[9] Peter LILLEY, Dirty Dealing, Koagan Page, London, Third Edition, 2006, s. xiv

[10] LILLEY, a.g.e., s. 6.

[11] LILLEY, a.g.e., s. xiv.

[12] William C. GILMORE, Dirty Money, Council of Europe Publishing, Third Edition, 2004, s. 17.

[13]GILMORE, a.g.e, s.18.

[14] Peter CSONKA, New Tendencies In Organised Crime, ERA Seminar, Trier, 20-22 February 2003

[15] Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, 2006 Raporu, Mart 2007, Ankara, s. 61.

[16] LILLEY, a.g.e., s. xiii.

[17] EU, Organised Crime Report, s. 29.

[18] Peter CSONKA, New Tendencies In Organised Crime, ERA Seminar, Trier, 20-22 February 2003.

[19] EU, Organised Crime Report, s. 30.

[20] Slagjana TASEVA, Money Laundering, Akademski Pecat, Mecadonia, 2007, s. 16.

[21] William BAITY, “Banking on Secrecy-The Price for Unfettered Secrecy and Confidentiality in the Face of International Organised Crime and Economic Crime”, Journal of Finansal Crime, Vol. 8, No.1.

[22] LILLEY, a.g.e., s. 4

[23] LILLEY, a.g.e., s. 7.

[24] LILLEY,a.g.e., s. 3.

[25] LILLEY, a.g.e., s. 6.

[26] Sulhi DÖNMEZER, “Örgütlü Suçların Önlenmesi ve Değerlendirilmesi”, Ceza Hukukunun Güncel Kaynakları (Sulhi Dönmezer, Feridun Yenisey), Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, 2004, s. 68.

[27] DÖNMEZER, a.g.e., s 69.

[28] DÖNMEZER, a.g.e., s.69.

[29] EU, Organised Crime Report, s. 33.

[30] Ergin ERGÜL, Karapara Endüstrisi ve Aklama Suçu, Yargı Yayınevi, Ankara, 2001, s. 63, 64.

2 replies »

Yazımıza ilişkin görüş, eleştiri ve katkılarınızı lütfen bize bildiriniz.